Proje’nin birincil fikri, farklı program elemanlarını yapı kitleleri olarak kurgulayarak, belli bir hiyerarşi içinde ve pozitif ortak mekanlar oluşturacak şekilde elçilik alanını bir “külliye” düzeninde planlamaktır. Külliye’nin köşe parselde dış yapılaşma sınırlarına yakın elemanları, konferans ve çok amaçlı salon gibi içe dönük işlevleri içerirken kapalı dış duvarları ile güvenlik kriterlerine uyacak şekilde iki adet giriş mekanını tanımlar. Hildebrantstrasse tarafına yönelik olan bu giriş mekanlarından ilki genel ziyaretçiler için olup, İtalyan Konsololuğu önünde yer alan kaldırımı karşılar. Yine bu sokak tarafında güney yönünde ikinci giriş mekanı ise personel girişleri, Etkinlik Mekanları ve misafirhane girişlerine yöneliktir. Parmaklık ve kurşun geçirmez camlarla kontrol edilen avlu girişlerinin karşı cepheleri, Elçilik yapısının ana dolaşımını oluşturan bir hole açılır. Bu ortak işlevlerin açıldığı bir iç avlu çevresinde oluşturulan bu hole Tiergartenstrasse tarafında Protokol girişi açılır, Eski Elçilik yapısı kalıntılarının yer aldığı avlu tarafında ise ofislere bağlantılar sağlanır; iç avludan bodrum katta yer alan Etkinlik Mekanlarına ulaşılır.
Genel olarak 6 X 6 metrelik bir aks sistemine göre oluşturulan bir ızgara düzenine oturan “hasır örgüsü” plan şeması üçüncü boyutta Hildebrantstrasse tarafına doğru alçalacak şekilde parçalanmış bir yapısal ifadede tasarlanmıştır. Köşe parselin farklı vistalardan algılanan bu kademeli kitle şeması alt katta içe kapalı işlevleri üst katlarda ise geriye çekilmiş olarak büro kısımlarını içerir. Proje Osmanlı mimarlık tarihinin güncel bir yorumunda büyük bir programı parçalı, zaman içinde gelişmiş izlenimi veren ve yeşil peyzajla bütünleşen bir kentsel doku oluşturacak şekilde düzenlemeyi amaçlamaktadır.
Ziyaretçiler zemin seviyesinde yapı parçalarının oluşturduğu çerçevelerden üst katlardaki ofis bloğunu parçalar şeklinde algılarken, üst katlardan alttaki kitle ve çatı mimarisi deneyimlenecektir. Bu yapısal kurgunun çevrede yer alan ve genel olarak tekil kitleler şeklinde mimari ifade bulmuş Elçilik yapılarından, özellikle karşı parselde yer alan İtalyan Elçiliğinin büyük yapı kitlesinden önemli bir şeklide farklılaşacağı ve ayrışacağı, avlularda ve çeperde içerdiği yeşil peyzaj elemanlarının varlığı ile Tiergarten ile bütünleşeceği düşünülmektedir. Türkiye Elçiliği, Berlin’in çeper bloka dayalı genel kentsel dokusu içinde de farklı bir kentselliği, kent içi bir doğa parçasının kıyısında sergileyebilecektir; söz konusu farklılaşma Elçiliğin kent içinde “bulunulabilirliği” ve tanınabilirliği açısından da önemli olabilecektir.
Projenin üçüncü boyutta farklılaşan “hasır şeması” elçilik işlevlerinin ayrışması, kontrolü ve hiyerarşisi açısından da avantajlar sağlayacaktır. Ayrıca, farklı işlevlerin farklı mekansallıklarının olması da mümkün olmaktadır. Kitlesel parçalanma taş, tuğla, ahşap gibi farklı malzemelerin kullanımıyla özgün tektonik ifadelerin ölçeğe ve deneyime dayalı bir bütünlük içinde kurgulanmasına da olanak verecektir.
(Proje şartnamesinde değerlendirilmesi istenilen sanat eserlerinden kapı plakaları giriş mekanlarının dış cephesinde, vitraylar iç avlunun girişlere yönelik cephesinde, taş blok ise eski elçilik temellerinin oluşturduğu dış mekanın içinde ofislere ulaşan koridora yakın bir konumda sergilenmesi önerilmektedir).
READ MORE